Bir daha Giderim Gene Giderim





Akdeniz bölgesini gezerken kuruyan nehirler ve göller bizi üzdüğü için Karadeniz'e gidelim de su ve yeşile doyalım isteği geldi. 
13 -22  Ağustos arasında geziye çıktık. Toplamda 4500 km yol yaptık. İlk kez kamu misafirhanelerinde konakladık.
Üniversite misafirhanelerini beğendik. Öğretmen evlerinin fiyat performansını beğenmedik. Konakladığımız şehrin yerlisi olduk, onlar ne yiyip içiyorsa denedik. Her yerin Pidesi, köftesi meşhurdu. Laz böreğine, mıhlamaya bayıldık.
 Kara lahanayı Allah sahibine bağışlasın dedik.
Bu seyahate abin Trabzon'dan katılacaktı ama birden TUS sınavına çalışmaya karar verdi ve gelmekten vazgeçti. 28 günü var çalışmak için. Ona kolay gelsin ne diyelim.


Seyahatin müziği Mehmet Akyıldız 'dan 
 
https://youtu.be/Pt-TPo05fdI



Ankara'da babaannenin masasında sizin resminiz vardı. Mutlaka blogda da vardır bu resim ama yinede şu haliniz kalbimi ısıttığı için yeniden yükledim.


           Ankara'dan gün doğumu ile yola çıktık.



Vezirköprü Şahinkaya kanyonu hayal kırıklığı oldu oradada sular çekilmişti. Bu arada Akdeniz bölgesinde başlayan orman yangınları devam ediyordu. Türkiye'nin yangın söndürme uçağı var mı yok mu tartışmaları ayyuka çıkmıştı.


Samsun Ladik gölü'nün aynı şekilde suyu azalmıştı. Burada Tevfik, Cemile ve kızları İrem ile buluşarak ilk çayımızı harika bakır çaydanlıktan içtikten sonra birlikte yola çıktık.


Samsun merkezde, limanda ilk adım heykeli ile milli duygularımız yüksele yüksele gezindik.





Ordu Ünye'de çok kıymetli Ali bey ve Eşi Emine Şule hanımla vakit geçirdik. Hava çok yağdığı için kapalı alanları tercih etmeye çalıştık.


Ünye'nin Kadılar sokağında, sanat evlerinde, şehir müzesinde gezindik.
Bizim gezinmemize fırsat vermeyen yağmur Kastamonu Bozkurt ilçesinde dereyi taşırdı, bir apartman çöktü birçok vatandaş hayatını kaybetti. Bu yüzden tüm bizi sevenler geri dönün diye telefon etmeye başladı. 
Ülkenin güneyi yangın, kuzeyi sel. 


Ordu'da arkadaşımız Hünkar bizi köyüne çağırdı. Fındık toplama, serme, kurutma işinin zeytinden kalır yanı olmadığını öğrendik. Dıgı'nın yerinde bize enfes pideler yedirdi.




Ordunun seyir tepesi Boztepe'ye çıktık

Ordu çarşı içinde ilgi çekici apartman



Perşembe'nin ünlü çaycısı saçlıda bizde çay içtik.



Yason burnu fenerinde, dronumuz bozulmasaydı çok ilginç çekimler yapabilirdik.

Trabzon Atatürk köşkü, botanik bahçesi 



Trabzon'un da Boztepe'si varmış oradada çay içmesek olmazdı.

Aynı lokantada Balık, köfte menülerinin birlikte olmasına alışamasakta seçim yapmayı kolaylaştırdığını fark ettik.


Dağların her yüksekliğinde yaşam olduğunu cami minarelerinden anladık. Neredeyse her mahallenin camisi vardı. 
Espri konusu, her gün o yükseklikten işe nasıl gidilip gelinir.
 Çıktımı inilmez gibi geldi bize.







15 Ağustos'ta Sümela'da ayin vardı. Bu nedenle patrik duaya gelmişti. Saat 14 den sonra manastırın içini ziyarete açtılar bizde girdik. Gözlerimize inanamadık. kayaların içine 5 katlı köy yapmışlardı. İyi koruyamadığımız için çok üzüldük. 



Sembollerin üzerinden siyaset alışkanlığı ile camiye çevrilen Ayasofya iç acıtıcıydı.   Yerdeki mozaikler vakit gelince halı ile ötülerek namaza durulur olmuş.
 Tavandaki çizimler transparan şemsiyeler ile kapatılmış. 



Tabiki horon öğrenmek  istedik.



Uzun göl doğallığını kaybetmiş tabela göle dönmüştü. Arap turiste hizmete odaklandıkları için kendimizi değersiz hissettik.


Arkadaşımız Mehmet doğanın içinde bize mıhlama yedirdi. Tüm yorgunluğumuz bitti.

Rize Çaykur çay bahçesinde, dünyanın en iyi çayını ikram ettiklerini iddia ediyorlardı.
Doğruladık gerçekten bardağa dökerken çayın kokusunu almak çok iştah açıcıydı. 



Çamlıhemşin'in meşhur taş köprüleri

Zilkale yol güvenliği için inşa edilmiş, keşke otele döndürülseymiş. Manzarası her mevsim eşsizdir.





Palovit şelalesinin gürültüsü kilometrelerce öteden duyuluyordu. Turist taşıyan dolmuşların hızı o kıvrımlı yollarda insanı korkuttu. Bize de cesaret verdi geçebilecek miyiz dediğimiz tüm dar ve kıvrımlı yolları kolaylıkla geçtik. Ancak Cemile'nin panik atağının tutmasını engelleyemedik. O kadar sarsıldı ki şelalenin döküldüğü yere gelemedi.


1.300 rakımda Cemile bu kadar korkunca, an'a itafen salıncağın önünde poz verdik.



İrem ile Sen yüksekliğin tadını çıkarmak istediniz , bizde endişeyle izledik.



Karadeniz'de denize  girmezsem çok üzülecektim. Hopa'da fırsat bu fırsat daldım denize ancak tuzsuz deniz çok garip geldi.
Gürcistan'a geçmeyi planlamadık ancak gene de Sarp sınır kapısına gittik.
Sitem ettin ne anlamı var şimdi buraya gelmenin diye.
Bak niye gitmişiz.




Azarbeycan'dan gelen itfaiye erlerini uğurlamaya gitmişiz. Her birini minnettarlıkla alkışladım.

Çay molası verdiğimiz yerde  kaynamış mısır ve balda satan tezgâhtar genç dediki - oyalanmayın saat 16 dan sonra hiç bir şey göremezsiniz. Ne dediğini anladık, ancak olabildiğince hızla 1500 rakıma, kıvrım kıvrım yoldan Borçka Karagöl'e
tırmanmaya başladık. 



Vardıktan 20 dakika sonra her tarafı sis kapladı, nasıl döneceğimizi düşünmekten keyfini çıkaramadık. Yine de birkaç yansıma fotosu çekmeyi ihmal etmedik.


Eğrelti otu sevgimiz burada başladı.


Bardnala şelalesi o koca şelalelerden sonra pek zayıf geldi gözümüze.

Artvin'in bu manzarasını göre bilmek için DSİ'nin misafirhanesinde kaldık.



 Bulutların şehrin üzerindeki dansı...

Tortum şelalesi benim ilk göz ağrımdı. Tekrar buluşmak beni çok duygusallaştırdı.

Uzungöl belediyesindeki gelişmeyi çok beğendim. Tortum için ise üzüldüm.


Erzurum meydanında Cemile ve baban kendilerini buldular.






Çifte minare ve üç kümbetlerin olduğu tarihi bölge çok iyi düzenlenmişti. Çok kolay gezdik.
Sekizgen mezarlıklar merak uyandırıcıydı. 
Tabii ki semaverlerin boyu Erzurum'da değişti.


Oltu taşı almasaydım üzülürdüm.

Kongre binasının okul binası olması hepimizi orada öğrenci olma isteği doğurdu. İnanılmaz ağaç işçiliği bizi etkiledi.

Sana dedi ki şu kürsüye çıksan, Atatürk ve yoldaşlarına ne derdin.
"Cumhuriyet bizim karakterimizdir" dedin ve bu pozu verdin. 
Teşekkürler ederim annecim umut verdin.

Baban ile Tevfik amcan ise yurdu nasıl kalkındıracaklarını tartışmaya başladılar.

Gök Medrese ve çevresinde yapılar çok iyi düzenlenmişti. Çok etkilendik.

  •       Şifaiye Medresesi (Sivas Darüşşifası), Buruciye Medresesi, Çifte minareli medrese, Taşhan her biri tam gün vakit geçirmeli yerlerdi. 


Yol tabelası şaşırtıcıydı. Daha önce hiç görmemiştik.



  • Sivas Kongre Binası İnteraktif sunuşuyla tarihe farklı anlatım getirmiş.



Öğrencilerini kaybeden okul, yüreğimizi dağladı.


Ağaç işçiliği çok zarifti.






Medreseleri şık cafelere çevirmişlerdi.


Yozgat, Çan çalan saat kulesiyle saat 12 de karşılaştık, uzun uzun selamlaştık.


Hamidiye çeşmesi ve çevresinde restorasyon vardı.



Sivas'da tüm gece babanla tartıştık Yozgat Sarıkaya , Kral kızı Roma hamamı için yoldan sapmaya değer mi diye. Ben çok arzu ettim. Sonra sosyal medyadaki yorumları okumaya başladım. 
Telle çevirdiklerini, yeni yapılan hamamın çok bakımsız olduğunu okuyunca, 
 o manzarayı gönlüm kaldırmayacağı için yola devam kararı aldık.
Yine de reklam resmini buraya koymak istedim. Belki yolumuz gene oralara düşer.


Bulgur ölçme birimleri Çinik, Yarım çinik, gruplaymış.

Ankara'ya  babanın doğum gününde 21 ağustosta döndük., Baban halanı hava alanından uğurladı. Babaannen ve dedeni de alıp evimize döndük.


22 ağustosta orman yangınları nedeniyle Seyitgazi tepesine tırmanmak yasak olduğu için Dolunay'ın doğuşunu Beyaz evler mahallesinden izledik.


Popular posts from this blog

Büyük Dilemma. Çocuklarımızın güçlü kanatları olması için uğraştık, şimdi arkalarından bakıyoruz.

Erotostenes Tübitak projesi ' o da ne'